Çörek otu

Çörek otu
Çörek otu ile ilgili hadis-i şerifler;

Âlemlerin Efendisi (s.a.v);
 
"Şu çörek otunu kullanmaya devam edin, çünkü onda ölümden başka her hastalığa şifa vardır" (Sünen-i İbn-i Mace, C.9. H.no:3447)

"Muhakkak ki kara habbede samdan başka her derde bir şifa vardır. Sam, ölümdür. Kara habbe ise kendisine şuniz denilen çörek otudur" (Sahih-i Müslim, C.7. H.no:88)
Hadis-i şerifleriyle çörek otunun önemine 14 asır önce dikkat çekmiş ve günümüz bilimine ışık tutmuştur. Peygamber Efendimiz (s.a.v), çörek otunu bizzat kendisi kullanmış ve Ashab-ı Kiram'ına da değişik vesilelerle tavsiye etmişlerdir. Hz. Enes (r.a.),"Allah'ın Elçisi (s.a.v), hastalandığı zaman, bir avuç çörek otu alıp, onu su ve bal ile karıştırıp içerdi" (Büyük Hadis Külliyatı- Rudani, C.4. H.no: 7523) şeklinde rivayet etmiştir.  Yine başka bir Hadis-i Şeriflerinde Resulullah Efendimiz (s.a.v);  Hz. Ali (r.a.) ye "Yâ Alî! Yemeklere çörek otu koy. O, ölüm hâriç her derde devâdır" (Menâkıb-ı Çihâr Yâr-i Güzîn s.345) buyurmuştur.  Alemlere rahmet olarak gönderilmiş olan Peygamber Efendimiz (s.a.v), bütün insanlığı her konuda aydınlatmış ve yol göstermiştir. Çörek otunun insan sağlığı için olan önemini de günümüzdeki bilimsel imkan ve araştırmaların olmadığı bir dönemde belirtmesi ve insanlara tavsiye etmiş olması bunun sadece çok küçük bir örneğidir.
 Çörek otunun bileşimi;  Çörek otu, içerisinde % 35-40 oranında yağ, Acı madde, Uçucu yağ, Saponin, Tanen, Nigelon(bronşit nöbetlerine karşı) Thymocinon bulunana latincede Nigella sativa olarak bilinen, Akdeniz ülkelerinde, Suudi Arabistan, Afrika ve Asya nın bir bölümünde yetişen bir bitkidir.  Çörek otu, içerisinde insan vücudu için gerekli olan protein, karbonhidrat, yağ asitleri, kalsiyum, potasyum, çinko, demir, magnezyum, selenyum, A, B ve C vitaminleri gibi birçok temel besin elamanlarını içermektedir. Ayrıca, bileşiminde ki, Thymoquinone ve Nigellone maddeleri şu ana kadar tespit edilmiş ve çörek otunun tedavi edici etkilerinden sorumlu olduğu belirlenen maddelerden bazılarıdır. 
 
Çörek otunun faydaları;

01. Kanseri tedavi edici özelliği vardır.
02. Balgam ve bronşite iyi gelir.
03. Bağışıklık sistemini güçlendirir.
04. Bağırsak gazlarını söker.
05. Baş ağrısına faydalıdır.
06. Nezleye faydalıdır.
07. Anne sütünü artırır.
08. Astım için faydalıdır.
09. Diş ağrılarına iyi gelir.
10. Nefes darlığına ve öksürüğe faydalıdır.
11. Romatizma hastalıklarına iyi gelir.
12. İdrar artırıcı ve adet söktürücüdür.
13. Hazmı kolaylaştırır, mide şişkinliğini giderir, midenin suyunu alır.
14. Basurda faydalıdır.
15. Glakomda(gözlerde biriken su) faydalıdır.
16. Sinüzitte faydalıdır.
17.Vucuda kuvvet ve zindelik verir.

Çörek otu ile yapılan şifa terkipleri;

01. Yüze kan ve canlılık için, çörek otu her sabah kuru üzümle yenilirse şifa verir.

02. Basur için, çörek otu yakılarak elde edilen külü acı kavun suyu ile merhem haline getirilir. Basura sürülür.

03. Böbrek ve mesanedeki kumlar için, çörek otu ile bal şerbet yapılarak içilirse fayda sağlar.

04. Diş ağrısı için, çörek otu sirke ile kaynatılarak gargara yapılırsa fayda sağlar.

05. Balgam ve bronşit için, çörek otu balla karıştırılıp yenirse soğuktan meydana gelen öksürük, balgam, nefes darlığına fayda sağlar.

06. Baş ağrısı için, çörek otu tütsüsü buruna çekilirse nezleye ve başağrısına iyi gelir.

07. Nazara karşı, çörek otunu üzerinde taşımak çok fayda sağlar.

08. Bağırsak kurtları için, çörek otu sirke ile kaynatılıp aç karna içilirse bağırsaklardaki ve karındaki kurt, parazit ve solucanları öldürür.

09. Astım için, çörek otu balla macun yapılım yenmeye devam edilir. Çörek otu kaynatılıp buharı ile her gün
10-20 dakika derin nefes alınıp verilir.

10. Şişlik ve gaz gidermek için, çörek otu ekmeklere, keklere katılıp yenilirse fayda sağlar.

11. Saç dökülmesini önleyici, çörek otu, defne tohumu, kekik, ısırgan tohumu beraberce kaynatılır bu su ile
başa masaj yapılır, baş yıkanır.

12. Sivilce, siğil, uyuz yaralarına, müzmin şişliklere ve sert şişlik için, çörek otu toz haline getirilir
sirke ile merhem yapılıp hastalıklı cilde sürüldüğünde fayda sağlar.

13. Kulak ağrısı ve ağır işitmelerde, çörek otu toz haline getirilir sakız ağacı tohumunun yağı ile
karıştırılıp kulağa 3 damla damlatılırsa fayda sağlar.

14. Şeker hastalığında, 1 kaşık süzme yoğurt üzerine toz halinde 1 çay kaşığı çörek otu, 1 çay kaşığı
kekik konur yemeklerden sonrayenirse fayda sağlar.

15. Siroz için, çörek otu hafifçe kavrulur toz haline getirilir. 1 çay kaşığı çörek otu, yarım tatlı
kaşığı balla ağza alınır yavaş yavaş emilerek yenilir.

16. Alerjik bronşit için, çörek otu toz haline getirilir. Keten tohumu kavrulur toz haline getirilir 15 gr balla karıştırılır, içerisine 1 çay kaşığı karabiber konur, 1 limon sıkılır, sabah akşam 1 çay kaşığı yenilir.

Çörek otunun yan tesirleri;

Çörek otunun bilinen bir yan tesiri yoktur. Çok miktarda almamak gerekir. Balla birlikte alınması iyidir.


Kaynak; Çörek otunun faydaları ve şifa terkiplerinde, ÖZER, Mustafa;Şifa Sofrası, 2001-İstanbul, PALAZ,Tahsin; Şifa Feçeteleri,2001-İstanbul, PAMUK, Arif; Şifalı Bitkiler ve Emraz, eserlerinden faydalanılmıştır.http://www.alemlererahmet.net/

BİR NAMAZ VAKTİNİ KAÇIRMAK


BİR NAMAZ VAKTİNİ KAÇIRMAK

Şeyh Muhiddin Arabi (r.a) bir gün Konya seyrangahında gezintiye çıkmıştı. Bir kısım erkek çocukların oynamakta olduğunu, yalnız bunlardan bir tanesinin onlara katılmayarak bir yere çekilip ağlamakta olduğunu görür ki bu durum herkesin yüreğini parça parça edecek bir manzara arz ediyordu. Bundan çok müteessir olan Hz. Şeyh çocuğa yaklaşarak;
- Yavrum, neden sen bu çocuklarla oynamıyorsun, boyuna ağlıyorsun?
Çocuk şu cevabı verdi;
-Ya şeyh! Bir kimsenin anası ve babası kabirde dayanılmaz azaplar içinde iken hiç oğlu eğlenir oynar mı? O masuma oynamak, gülmek ne reva! Ey yüce mürşid! Ayaklarınızın bastığı toprağın kurbanı olayım, ana ve babamı kurtarmaya şefaat et, derman olursa ancak senden olur.
Şeyh (r.a) batın gözüyle baktı gördü ki çocuğun ana ve babasının kabirlerine cehennemden bir ark açılmış değirmen arkı gibi dönmekte ve (Hufretün min hurefin...) hadis-i şerifinin muktezasınca öyle bir ateş havuzuna dönmüştü ki sanki kabirleri ateş deryası olmuştu. Bunların kapatılan bu ateş deryası içerisinden kuş olsalar kurtulmalarına imkan yoktu. Kemikleri o ateşin içinde katranla yanıp parça parça olarak yine durmaksızın aynı şiddetli etkenliğinde tekrar tekrar yanmakta idi. Her saatte beş yüz kere bu dayanılmaz durum tekerrür edip durmakta idi.
Hz. Şeyh (r.a)'in bu hal rikkatini celbetmiş mübarek gözlerinden yaşlar dökülmeye başlamıştı. Bu azap ehlini kurtarmayı kasteyleyerek hikmet-i ilahiyeye bakın ki o an Yasin-i şerifi okuyan Hz. Şeyhin (r.a) hemen o duanın tüm sevabını o çocuğun ana ve babasına bağışlayarak hediye eylemiş, bunun sonucunda hemencecik kabirlerine açılan cehennem kapıları kapanmış, cennetten öyle güzel bir yol açılmış ki toprakları misk ü anber, karanfil kokuları ile dolmuş. Kabirleri sanki cennet bahçelerinden bir gülistan olmuştu.
Bu hali gönül gözüyle gören çocuk Şey (r.a)'ın ayaklarına kapanarak hem şükranını beyan etmiş hemde kendisini hizmetine kabul buyurmasını istirham etmişti. Sırr-ı kader tecelli ederek bu istirham şayan-ı kabul görülmüş. Hz. Şeyhin 30 yıl haser ve seferde hizmetinde bulunmuş, o masum yavru büyüyüp ehlullah'ın yücelerinden olmuştu. Ahmet Sultan adıyla anılan bu mümtaz veli'nin kabr-i şerifleri Konya yakınında olup kendileri bir hanikahta ve mezarda defnolunmuştur.
Ahmet Sultan'ın ana ve babasını bu kadar büyük bir azap görmelerine sebeb neydi?
Şeyh-i ekber (r.a) Ahmedin babasına kendilerini bu elim azaba sebeb olan günahlarının ne olduğunu sormuş. Ahmedin babası şöyle cevap vermiş;
- Ya Şeyh! Bizim hatamız şu idi ki; Hatunumu aldığım gece sevişmekten ve musahibetten gaflete düşmüştük böylelikle yatsı namazını unutmuşuz. İşte on iki yıldır gördüğümüz azap bu yüzdendir. Sana Cenab-ı Hak sonsuz lütf u merhamet buyursun ki imdadımıza yetişip bizi bu azaptan kurtarmış oldun.
Evet arkadaşlar! Gafil olmayalım. Düşünün ki bir namaz vaktini kaçırmak ne büyük azap vesilesi oluyor. Her zaman Şeyh-i Ekber (r.a) gibi imdat edecek er az bulunur.
Hiç bir zaman namazlarımızı kaçırmayalım...

Kaynak; Yasin-i Şerif'in Esrar ve Havassı-(sa 130-131)